2050 Yılında Dünyanın Durumu ve Enerji Politikaları

Dünyada teknoloji ve bilim bizi geri dönülemez bir yarışın içine itti. Bu yarışın dünyaya birçok olumsuz etkisi oldu. Genç gezegenimiz bu hıza ayak uydurmakta zorlanıyor. Fosil yakıtlarını sorumsuzca kullanarak doğadaki karbon dioksit salınımı feci şekilde arttırdık. Dünyanın 2050 yılındaki durumu, enerjinin form değiştirip değiştirmemesine bağlı olarak şekillenecek. Eğer fosil yakıtlara alternatif bir çözüm bulamazsak küresel ısınmanın felaketine de hazır olmamız gerekiyor.

1 Milyar Araç Dünyayı Kirletiyor

Şu anda dünyada 1 milyar adet araç var ve bunlar sürekli doğaya NOx, CO ve CO2  salmaya devam ediyorModern toplumlar, konforlarına son derece düşkünler ve arabalardan inip bisiklet kullanmaya hiç niyetleri yok. Dünya yok olsa bile… Bu noktada hepimizin bu gemide olduğunu ve gemi batarsa hepimizin batacağı gerçeğinden hareketle, alternatif çözümler üzerine kafa patlatmamız gerekiyor. Bu fosil yakıt kullanımı ve hava kirliliği felaketimizi hazırlıyor. 2050 yılında petrolün tükenmesi iyi bir haber. Bilim insanları da bu geleneksel yakıta alternatif yakıtlar aramaya devam ediyorlar. Etanol bu yakıtlardan biri. Geleneksel fosil yakıtlara yüzde 50 oranında etanol katılması ile emisyonlar bir nebze düşürülebilir.

Fosil Yakıtlara Bağımlılık

Bu yakıtlara bağımlılık azaltılabilir. Hiç şüphe yok ki, 2050 yılında pillerle çalışan kamyonlar göremeyeceğiz. Yani fosil türevlerine yine ihtiyacımız olacak.  Brezilya’da benzine Etanolü yarı oranda katma fikri, temiz bir doğa arayışı için değil, fosil yakıtların pahalı olmasından kaynaklanıyordu. Ancak Brezilya isabetli bir karar almış görünüyor.  Şeker kamışını büyük fermantasyon tanklarına aktararak Etanol elde etmek, sadece Brezilya’nın düşündüğü bir yol değil. Diğer ülkelerde de Etanolü yakıt olarak kullanmayı düşünüyorlar. Şeker kamışından ve mısırdan elde edilen bu ürün, doğaya fosil yakıtlardan daha az zararlı gaz salıyor. Brezilya, bu yolla fosil yakıt bağımlılığını yüzde 40 oranında azaltmayı başardı. Demek ki geleceğin enerji politikalarında piller ve biyoyakıtlar, fosil yakıtların yerini alacak, almak zorunda. Bu kez dünyada petrol savaşları yerine şeker kamışı savaşları da başlayabilir. Eğer Koronavirüs ve sonraki yıllarda çıkması muhtemel yeni öldürücü virüsler, insan ırkını yok etmezse enerji yönetiminde köklü değişimler ve dönüşümler, insanlığın geleceğini ciddi oranda etkileyecektir.

Fotosentez Taklit Edilecek, Mekanik Fotosentez Yapan Makineler

Gelecekte bitkilerin milyonlarca yıldır yaptığı fotosentez mekanik olarak taklit edilecek. Yeryüzünde 8 milyar insana ve bir o kadar daha insana enerji tedarik edecek kaynaklarımız var. Ancak bunların önünde politika ve ekonomi engeli bulunuyor. Ama zorunluluklar bu engelleri aşacaktır diye umuyoruz. Şimdi neden fotosentez olayını taklit etmemiz gerektiği konusuna değinelim. Bilindiği gibi Fotosentez denklemi 6CO2 + 12H2O —> C6H12O6 + 6O2 + 6H2O biçimindedir. Yani 6 mol karbondioksit ve 12 mol su, güneş ışığı ile reaksiyona alınıyor, ürün olarak besin, 6 mol oksijen ve 6 mol su açığa çıkıyor. Atmosfere saldığımız zararlı CO2 gazlarını emecek, ve karşılığında bize besin, su ve oksijen tedarik edecek mekanik bir enerji sistemi tasarlanacak.  Sistem basitçe güneş ışığını emen bir ışık emici, demir veya nikel gibi bir katalizöre ihtiyaç duyacak. Ürün olarak glikoz elde edileceği için bu üründen Etanol üretilebilir.  Ya da ürünün kimyasal formu ile çalışan makineler üretilebilir. Şu an 1 milyar adet araç bulunuyor ve 2050 yılında bu araç sayısının 1 milyara çıkacağı ön görülüyor. Ancak fosil yakıtlar bu tarihte tarih olacaklar. 2 milyar aracı ne ile çalıştırabiliriz? Alternatif yakıtlarla tabi ki… Bunlar etanol, metanol, glikoz, hidrojen yakıtı, nükleer yakıt olarak sıralanıyor.  Fakat yine de dünya 2050 yılında 2 milyar aracı kaldıramaz. Bunun için daha hızlı toplu taşıma araç sistemlerine ihtiyacımız var. Bu araçlar havadan da gidebilmeli. Çünkü trafik sıkışıklığı nedeniyle rölantide çalışan araçlar için korkunç bir istatistiği paylaşmamız sizi şok edecektir, ABD’de sadece trafik sıkışıklığı nedeni ile harcanan fazladan fosil yakıt tutarı, 1 milyar dolardır. Bu verimsiz yakıt kullanımı, savurganlık bizi felakete sürüklerken, hala ABD 8 silindirli, 10 silindirli, 16 silindirli benzinli lüks ve hızlı araçlar kullanmaya devam ediyor. Dünya, araçların motor hacimlerini tasarruflu hale getirmek için kafa yorarken, 1.6 hatta 1.3 motorlar üretirken ABD bu kaygıyı hiç taşımıyor. Tam da bu noktada Kyoto protokolünden söz etmemiz yerinde olur.

Kyoto protokolü

ABD ve Avustralya’nın imzalamadığı Kyoto Protokolünün amacı, sera gazını dengelemek için ülkelerin tedbir almasını sağlamaktı. Çünkü dünya 1990 ile 2010 yılları arasında 1.4-5.8 santigrat derece ısındı. Bu protokol ile bu artışın düşürülmesi planlanıyordu. Doğaya araçlardan ve makinelerden salınan karbondioksit oranının azaltılması bunun için önemli idi. Fakat dünyayı en çok kirleten ülkeler, Sanayide ileri giden ülkelerdi ve bu onların işine gelmiyordu. Ancak bu gemide hepimiz varız ve yaşayabileceğimiz başka bir dünya yok.

2050 Yılında 3D Haritalar Güncellenecek

2050 yılına kadar global nakliye araçlarının en kısa yoldan ulaşacakları noktaya daha az yakıt yakarak ulaşmasını sağlamak için, yani yakıt ve zamandan tasarruf etmek için 3D haritalar çok daha ayrıntılı olarak güncellenecek. Taşımacılıkta verimliliği artırmanın başka bir anahtarı, otonom araç teknolojisine uyumlu otomobiller üretmek,  insanları yoldan uzaklaştırmak, daha az yakıt harcamak. Hava yolu araçlarında da güncelleme gerekiyor. Nükleer yakıtla çalışan uçaklar, elektrikli hava taksileri gibi… Doğamızı korumak için, doğamızın bize hediye ettiği kaynakları, doğaya zarar vermeyecek şekilde tasarlayıp kullanmaktan başka bir çıkış yolumuz yok.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

error: Bu içerik korunmaktadır !!